İçinde yaşadığımız modern binalar, kullandığımız lüks arabalar, bilgisayarlar, televizyonlar ve bunlara benzer bütün teknolojik ürünler Allah’ın dilemesiyle yaratılmış nimetlerdir.
Teknoloji, insanoğlunun, yeryüzünde bulunan elementleri belirli bir amaca göre şekillendirmesidir. Çevremizdeki teknolojik ürünleri incelersek; hepsinin, demir, bakır, çinko, alüminyum gibi metallerden veya petrolün bir yan ürünü olan plastikten oluştuklarını görürüz. Eğer bu maddeler, özellikle de metaller dünya üzerinde bulunmasaydı ve insanoğlunun bu maddeleri kullanma imkanı olmasaydı, teknolojiden söz etmek de mümkün olmayacaktı.
Günlük yaşam içinde varlığına alıştığımız ve yaşamımızı kolaylaştıran tüm teknolojik ürünler Allah’ın dilemesiyle var olmuşlardır. Teknoloji de insanın üzerinde düşünmesi ve Allah’a şükretmesi gereken nimetlerdendir.
|
|
|
|
Ki O, bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti.
(Zuhruf Suresi, 12) |
Görmüyor musun ki, size ayetlerinden göstermesi için, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir…
(Lokman Suresi, 31) |
|
|
|
|
… Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bunlar) O’nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir.
(Nahl Suresi, 14) |
Şüphesiz biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona
bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu
deneyelim diye. Biz gerçekten (yeryüzü) üzerinde olanları kupkuru-çorak
bir toprak yapabiliriz. (Kehf Suresi, 7-8)
|
|
|
|
|
Andolsun, biz Ademoğlunu yücelttik; onları karada
ve denizde (çeşitli araçlarla) taşıdık… (İsra Suresi, 70) Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi… (Hac suresi, 65) |
|
FELAKETLERDEKİ İBRETLER
13
Cuma
Nis 2012
Etiketler
Adnan Oktar, Allah, Cihad, Elçi, Emir Sahibi, Harun Yahya, Hızır, Kuran, Kıssa, Mücadele, Muhammed, Musa, Namaz, Peygamber, Saf, Tesbih, İbadet, İman, İsa.., İslam
Depremler, volkan patlamaları, seller, hortumlar, fırtınalar,
yangınlar… Her biri birbirlerinden farklı şiddet ve etkilere sahip
felaketlerdir. Ortak yönleri ise kısa bir zaman içinde bir şehri, orada
yaşayan pek çok insanı ve canlıyı yok edebilmeleri ve büyük hasarlara
yol açabilmeleridir. Çoğu zaman bu zararları engellemek mümkün
olmamaktadır.Adnan Oktar, Allah, Cihad, Elçi, Emir Sahibi, Harun Yahya, Hızır, Kuran, Kıssa, Mücadele, Muhammed, Musa, Namaz, Peygamber, Saf, Tesbih, İbadet, İman, İsa.., İslam
Felaketlerin tümü, çok iyi bilinen ama çoğu insanın karşılaşmadıkları sürece akıllarına getirmek istemedikleri gerçeklerdir. Dünya üzerindeki yaşam öyle uygun dengeler üzerine ayarlanmıştır ki, felaketlerle çok sık karşılaşılmaz. İnsanlar da dahil olmak üzere tüm canlılar için adeta özel bir koruma mevcuttur. Ancak Allah, zaman zaman insanlara, yaşadıkları mekanın ne derece güvensiz olabileceğini de göstermektedir. Burada birkaç örneğine yer verilecek olan bu felaketlerdeki işaretler, insanın Allah karşısındaki acizliğini anlaması ve öğüt alması için birer düşünme nedenidir.
|
|
|
|
O sarsıntının sarsacağı gün.
(Naziat Suresi, 6) Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı. (Vakıa Suresi, 4) |
Biz, o uğursuz (felaket yüklü ve) sürekli bir
günde üzerlerine ‘kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik. İnsanları
söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş
gibi.
(Kamer Suresi, 19-20) |
|
|
|
|
Derken, onu vadilerine doğru yönelerek gelen
bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir
buluttur” dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir
rüzgar; onda acı bir azab vardır.
(Ahkaf Suresi, 24) |
Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder.
Böylece meskenlerinden başka, hiç bir şey(leri) görünemez duruma
düştüler. İşte biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.
(Ahkaf Suresi, 25) |
|
|
|
|
Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak
aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta
kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş,
kalıntısı silinmiş) dir. (Hud Suresi, 100)
Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiç bir şey sağlayamadı, ‘helak ve kayıplarını’ arttırmaktan başka bir işe yaramadı. (Hud Suresi, 101) |
Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu
zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya
(çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.
(İsra Suresi, 67) Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız. (İsra Suresi, 68) |
|
|
|
|
O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren,
ağırlaşmış bulutları ortaya çıkarandır. Gök gürültüsü O’nu hamd ile,
melekler de O’na olan korkularından tesbih ederler…
|
…O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine
çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve
cezası) pek çetin olandır.
(Rad Suresi, 12-13) |
|
Hayır, onlar şüphe içindedirler;
oynayıp-oyalanıyorlar. Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği
günü gözle; (Bu duman) insanları sarıp-kuşatıverir. İşte bu, acı bir
azabtır. (Duhan Suresi, 9-11)
|
Denizler, tutuşturulduğu zaman.
(Tekvir Suresi, 6) Kabarıp, tutuşan denize. (Tur Suresi, 6) |
|
Hayır; andolsun o, ‘hutame’ye atılacaktır.
“Hutame”nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah’ın tutuşturulmuş
ateşidir. Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. O, onların üzerine
kilitlenecektir.
(Hümeze Suresi, 4-8) |
Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün;
Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde)
Hiç bir yakın dost bir yakın dostu sormaz. (Mearic Suresi, 8-10)
Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; İşte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. (Furkan Suresi, 25-26) |
|
|
|
|
Biz, onlardan önce nice insan- nesillerini
yıkıma uğrattık; (şimdiyse) onlardan hiç birini hissediyor veya onların
fısıltılarını duyuyor musun?
(Meryem Suresi, 98) |
“Bahçelerin, pınarların içinde, ekinler ve
yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında dağlardan ustalıkla
zevkli evler yontuyorsunuz…
(Şuara Suresi, 147-149) |
|
Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü … (Kasas Suresi, 4)
|
Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini
yıkıma uğratmamız, onları doğruya yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri)
onların kaldıkları yerlerde (tarihi kalıntıları üzerinde) gezinip
duruyorlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.
(Taha suresi, 128) |
|
|
|
|
Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki: “Ey kavmim, Mısır’ın mülkü ve…
|
…şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?” (Zuhruf Suresi 51)
|
|
|
|
|
İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem
ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne
de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte biz, her
nankör olanı böyle cezalandırırız. (Fatır Suresi, 36)
|
Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir
yataktır o. İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. Ve onun şeklinden
başka, çift çift (olan daha beter azablar) vardır.
(Sad Suresi, 56-58) |
|
|
|
|
… kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun
ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü
melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve
emredildiklerini yerine getirirler.
(Tahrim Suresi, 6) |
… Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları
açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: “Size Rabbinizin
ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran
elçiler gelmedi mi?” Onlar: “Evet.” dediler. Ancak azab kelimesi
kafirlerin üzerine hak oldu. (Zümer Suresi, 71)
|
|
|
|
|
Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri
kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola
iletip yöneltmedi mi? …
(Secde Suresi, 26) | |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder